logo

‘Spor hayatın keyifli yanıdır…’

‘Spor hayatın keyifli yanıdır…’

Yöneticilikten önce muhabir olmanın çok şey katacağını belirten, NTV Spor’un deneyimli spikeri Tuğba Dural, tecrübelerini paylaşmak için bir kitap yazabileceğini söyledi.

Spor kanalında yönetici olmadan önce muhabir olmanın kişiye çok şey katacağını belirten NTV Spor’un deneyimli spikeri Tuğba Dural, 10 yılı aşkın süredir edindiği tecrübelerini paylaşmak için bir kitap yazabileceğini söyledi.

Medya Derneği ile İstanbul Şehir Üniversitesi’nin işbirliğinde düzenlenen Medya Okulu 2013 programının 3. haftası, 23 Kasım Cumartesi günü gerçekleştirildi.

İstanbul Şehir Üniversitesi’nin Altunizade’deki Doğu Kampüsü’nde düzenlenen programa konuşmacı olarak katılan NTV Spor’un deneyimli ekran yüzü Tuğba Dural, İstanbul Ajansı’ndan Metin Timur Tüfekçiler ve Selim Ural ile bir söyleşi gerçekleştirdi.

9 Haziran 1981 Zonguldak doğumlu olan Dural, çocukluğundan beri hayalini kurduğu spikerlik hayatına İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde okurken NTV’de staj yaparak başladı. Sonrasında CNN Türk spor servisinde sırasıyla montaj, muhabirlik ve prodüktörlük yapan Dural, şu sıralarda NTV Spor kanalında spikerlik hayatına başarıyla devam ediyor.

Dural, spor spikeri olmadan önce haber servisinde çalışmak istediğini, ancak haberin kendisini yıpratacağını düşünerek spor alanında tercih yaptığını ifade etti.

Spor medyasına, takım elbiseli ciddi tavırlı insanların hakim olmasını; Ali Ece, Bağış Erten, Banu Yelkovan gibi isimlerinse televizyonlarda pek görünmemesini Dural şöyle değerlendiriyor; “Bence bu yöneticilerle alakalı bir durum, onların tercihidir. Bu konuda yorum yapmam doğru olmaz. Türk futbolunda çok ciddi para dönüyor. Dolayısıyla bir güç kazanma mücadelesi var. Bundan dolayı kamuoyunda takım elbiseli, ciddi insanları görüyor olabiliriz. Bence bugün futbolda yaşadığımız sorunların sebebi, futbolculardan ziyade o takım elbiseli insanların futbola yön veriyor olmasıdır.”

Medyada tüm mevkilerin yolunun muhabirlikten geçtiğini dile getiren Dural, muhabirliğin sektörün en kıymetli, diğer mevkilere haberi taşıyan ilk basamak olduğunu söyledi. Dural, ”Ben 2004 yılında spiker olmadan önce muhabirlik de yaptım. Eğer muhabirlik alanında uzmanlaşmak istiyorsanız, spiker veya yönetici olmaya mesafeli durmalısınız. Bence muhabirlik, sektörün en kıymetli, size habere taşıyan yeridir. Ama bir muhabir daha sonra spiker olmayı da tercih edebilir” sözleriyle muhabirliğin önemini anlattı.

İyi bir spiker veya kanal yöneticisi olma yolunun muhabir olmaktan geçtiğini kaydeden Dural, NTV Spor’da Özgür Buzbaş örneğini göstererek, kendisinin çok iyi bir Galatasaray muhabiri olduğunu, sonrasında ise Emek Ege ile çok iyi bir ikili oluşturarak program hazırladıklarını dile getirdi. Dural bu durumu, ”Özgür Buzbaş şimdi ise haber müdürümüz olarak görev yapıyor. Bence bir muhabir spikerliğe geçerse bu terfi sayılmayabilir, ancak haber müdürlüğüne geçerse tartışmasız terfidir. Ancak muhabir olarak kalması da takdir edilesi bir durumdur. Muhabirlik zor bir iş, bir süre sonra yorgunluk başlar.” sözleriyle açıkladı.

İnsanların kendisine sürekli “Hala neden haber departmanına geçmedin?” diye sorduklarını dile getiren Dural, bakın bu soruyu nasıl yanıtladı:

“Haber departmanına geçmeyi terfi gibi görüyorlar. Bence böyle bir şey yok. Haber ayrı bir alan, spor ayrı bir alan. Benim bugün habere geçmem, asıl habercilere gazetecilere saygısızlıktır diye düşünüyorum. İlk başta bu mesleğe başlarken haber spikeri olmak istiyordum. Ama vazgeçtim. Çünkü haberde çok ciddi bir karmaşa var. Ben çok duygusal, her şeyden çok etkilenen, yıpranan bir insanım. Haberde her şey gerçek. Spor ise hayatın keyifli yanıdır.”

Yaptığı sunumda, spor spikerliğinden başka alanlara geçen spikerlerden örnekler veren Dural, kendisine yönelttiğimiz “Doğru işi yaptığınıza inanıyor musunuz? ‘Benim bu departmanda ne işim var’ dediğiniz oldu mu?” sorusuna; “Kesinlikle inanıyorum. Televizyonda bir alanda çalışacaksam, uzun vadede spor daha uygun benim için. Haberde olsaydım acaba nasıl olurdum diye düşünüyorum zaman zaman ama şuan bulunduğum noktadan çok memnunum.” şeklinde cevap verdi.

İlerleyen dönemlerde kendisine ait bir program hazırlamak istediğini de dile getiren Dural, yöneticilik vasıflarının gelişmesi durumunda bu anlamda da çalıştığı kanala faydalı olmak isteyeceğini belirtti. Kendisine yönelttiğimiz, “10 yıldır bu işi yapıyorsunuz. Edindiğiniz bilgi ve tecrübeleri bir kitapta toplayıp, yeni başlayanlara aktarmayı düşündünüz mü?” sorusuna, “Şuan siz bu soruyu sorarken aklıma geldi. Evet düşünebilirim. Ama henüz çok erken olduğunu düşünüyorum. Radyo-televizyon öğrencilerine, sektöre yeni girecek arkadaşlara, yaşadıklarımı ve gördüklerimi anlatmak isterim.” cevabını verdi.

İnsanların, bu sektörün çok talep görmesinden dolayı burada barınmak için kendilerini kanıtlamaları gerektiğini ifade eden Dural, “İnsanlar haklı olarak mezun olduktan sonra bir ücret karşılığı emeklerinin karşılığını almak istiyorlar. Ama bu durum, bu sektör için pek kolay olmuyor maalesef.” dedi.

Spor muhabirliğinde, teknolojinin gelişmesiyle e-mail yoluyla röportaj yapılmasının yaygınlaşmasından dolayı görüşlerini merak ettiğimiz Dural, bu konu hakkında da şunları söyledi; “E-mail üzerinden röportaj tabi ki sağlıklı değil. Ancak kendi işimiz de çok yoğun olduğu için uzun röportajlara gün içerisinde zaman ayıramıyoruz. Biraz da konuştuklarınızın farklı yansıtıldığı bir sektör var. Bu yüzden daha garantiye gitmek adına e-mail üzerinden röportajı tercih ettiğimiz zamanlar oluyor. Ama tabi ki doğrusu e-mail üzerinden röportaj yapmak değildir.”

Mesleki hayatına dair sohbetimizi sonlandırdığımız Tuğba Dural’a biraz da yaşadığı şehri sorduk. İstanbul’da nerelere gitmekten, neler yapmaktan keyif aldığını sorduğumuz Dural, içtenlikle bize İstanbul’u anlattı.

“İstanbul’da sevdiğim yerler özellikle denizi görebildiğim yerler oluyor. Ben Zonguldak’ta büyüdüm. Orada her sabah denizi görerek uyandığım için burada da denize yakın yerleri tercih ediyorum. İstanbul Boğazı çevresinde vakit geçirmekten keyif alıyorum. Uzun süre Nişantaşı’nda yaşadığım için oradan da çok keyif alıyorum. Kesinlikle lüks merakı olarak algılanmasın bu. Sadece nezih ve rahat edebildiğim bir yer olduğu için söylüyorum. Bunun yanında Beyoğlu da, havasını solumak istediğim bir yerdir. Ayda bir kere giderim, orayı özlerim.”

İstanbul’un en büyük probleminin de herkesin düşüncesinin aksine trafik olmadığını dile getiren Dural, aslında trafiğin sorun olmasındaki sebebin, insanların birbirleriyle iletişimsizliği olduğunu dile getirdi. Dural bu konudaki düşüncelerini şu sözlerle aktardı:

“Şuan İstanbul’un en büyük problemi, insanların birbirine zorluk çıkarıyor olmasıdır. Bu şehirde insanlar çok anlayışsız maalesef. Herkes kendi telaşında, dolayısıyla etrafını unutuyor. İnsanlarımız daha anlayışlı olsalar çok daha iyi olur. Daha sonra trafik problemi çözülmeli. Bence trafik problemi de iletişim kaynaklı bir sorun.”

Söyleşimizin sonuna gelirken, bu mesleğe yeni giren gençlere yönelik önerilerini sorduğumuz deneyimli spor spikeri Tuğba Dural, gençlere şu öneriler de bulundu:

“Spor muhabiri adayı gençler bütün branşları takip etmeliler. Mutlaka ama mutlaka yabancı dilleri olsun. Çünkü spor çok geniş bir alan. Bütün ülkelerden rakipleriniz olabiliyor. Mesela tenis gibi bazı branşlar tamamen yabancı sporcu ağırlıklı. Ardından okumak, öğrenmek, araştırmak gerekiyor.”

Gençlere örnek almaları gereken kişi olarak İsmail Şenol’u gösteren Dural, ”İsmail Şenol örneğini sunumda da söyledim. İsmail çok genç bir arkadaşımız. Ancak basketbol alanında uzmanlaşmış birisi. Birçok tecrübeli spor gazetecisinin edinemediği bilgi birikimi ve çevreye sahip. Gençler, İsmail Şenol’u örnek alsınlar. İsteklerinden, azimlerinden hiçbir haksızlık karşısında vazgeçmesinler. Ben kendim yaşadığım için söylüyorum. Mutlaka karşılığını alacaklarına inanıyorum. Güneş balçıkla sıvanmıyor. Ben CNN Türk’ten haksız bir şekilde çıkarıldığımda Emre Tilev, “Sakın üzülme, güneş balçıkla sıvanmaz” demişti. Ben oradan çıkışımı imzalamadan NTV ile anlaşmıştım. Gençlere tavsiyem önce bir idealleri olsun ve bu idealleri uğruna savaşsınlar, pes etmesinler” diyerek sözlerini noktaladı.

Haber: Metin Timur Tüfekçiler / Selim Ural

Paylaşın:
Etiketler: » » » » » » »
#

SENDE YORUM YAZ