logo

Toplumda Algı ve İlgi Sorunları


Yaşar Geler
yasargeler@hotmail.com

Bugün ki yazı konum toplumda ve öğretimde algı ve ilgi sorunlarıdır. Bunu yazmaya şunun ihtiyaç duyuyorum.  İnsanlarımızın ya da ebeveyn olan ailelerin daha dikkatli olmasını ve gelişen sorunlara bir an önce tedbirler almalarını sağlamaktır. Çünkü Covid-19 belası yaşamımızı en derin bir şekilde etkilemekte ve daha önce de çok kez yazdığım gibi sadece fiziksel sorunlar değil kalıcı ve etkileyici psikolojik ve ruhsal sorunları da beraberinde getirmiş olmasıdır.

Bunu nereden çıkarıyorsun diyen insanlarımızın olduğunu tahmin ederek belirtmeliyim ki, aktif olarak sahada çalışan ve öğrenci, öğretmen ve veli kesimi dâhil çeşitli STK’larda da birlikte olduğum insanlar üzerinde yapmış olduğum gözlem ve konuşmalar sonucunda bu kanıya varabildim.    

 Şimdi bu konuya daha sağlıklı bir açıklama yapabilmek için bazı kavramları açıklamakta yarar vardır diye düşünüyorum. Psikoloji de yer alan bazı kavramlara göz atmak gerek.

Örneğin Duyum, Algı ve İlgi kavramlarını açıklayarak konumu anlatabileceğimi düşünüyorum. Uzmanlar bu konuda şöyle tanımlamalar yapıyorlar:      

Duyum, iç veya dış dünyadan gelen uyarımların beyne ulaşmasıdır. Algı ise beyne ulaşan bu duyumlara anlam verilmesi, onların tanınması demektir. Ya da bir başka tanımla; Algı, beş duyu organı tarafından kavranabilen gerçeklerin zihin tarafından idrak edilmesi ve yorumlanması demektir. İlgi ise, iki ya da daha çok şey arasında herhangi bir benzerlik, bağlılık, ilişkidir.      

Şimdi bu tanımlamaları yaptıktan sonra gözlemlediğim eğitim ve öğretim sorunlarını açıklamak istiyorum. Özellikle okul çağındaki öğrencilerde yaklaşık bir yıldır süregelen dijital eğitim sisteminin etkili olduğu algı ve ilgi sorunlarına yol açmış olduğunu çok rahat söyleyebilirim. Bu konuyu muhatapları olan eğitim çalışanı öğretmenlerle de konuştuğumda genelinin bu yönde bir gözlemi olduğunu, okula ve derse karşı ilginin azaldığını ve algının düştüğünü ve bunlara bağlı olarak da öğrenme zorluğu çektiklerini açıklıyorlar.      

Bana göre bu durum sadece öğrenciler için geçerli değil. Öğrenci grubu dışında öğretmenlerde de motivasyon bozukluğu, okula uyum ve öğrenciye ilgi konusunda bir gerileme olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Hatta ilgili olduğum birçok STK’da da yapmış olduğum gözlemlere dayalı olarak, genel insan davranışları, ilgi ve algılarında çok büyük değişiklikler olduğunu fark edebiliyorum. Elbette ki bu gözlemim bir yazılı kaynağa ve bilgiye ya da yazılı ve bilimsel bir veriye dayalı değildir. Ancak bazı mikro ölçekteki soyut gözlemlerin de anlamsız olduğunu gerektirmiyor. Yani kanaatime göre önümüzdeki yakın zaman diliminde sağlık emekçilerinin Covid-19 salgınının sona erdirilmesiyle, yukarıda bahsetmiş olduğum konulara yönlenecekleri kaçınılmaz olacaktır. Bu zaman dilimini beklemeden, özellikle ana babaların çocuklarını daha sağlıklı ve yakından gözlemleyerek bahsetmiş olduğum konulara dayalı olarak uzmanlara yönlendirmeleri ve erken önlem almaları gerekir diye düşünüyorum.

Örneğin: Bir yıl öncesinde sınıflarda görmüş olduğumuz o atılgan, çevik, konuşkan, derslere katılmak için parmaklarını gözlerimize sokan öğrenci yığınlarını göremiyoruz. Dün anlattığımız bir konuyla ilgili bir gün sonra soru sorduğumuzda geri dönüt alamıyoruz. Sanki çocuk o işlenen konuları hiç duymamış gibi “aklıma gelmiyor öğretmenim” diyebiliyor. Yani toplum olarak stabil/durağan bir dönemden geçiyoruz diye düşünüyorum. Hatta bu konuda MEB dâhil ilgili kurum ve kuruluşların çok geçmeden bu konularla ilgili bir araştırma yapmasını ve gerekiyorsa zaman kaybetmeden gerekli önlemleri almalarını öneriyorum.      

Yetişkin kesimlerde de yine ilgi, algı, istek ve alınganlık durumlarının geliştiğini, insanların biri birilerini dinlemekten ve anlamaktan uzaklaştıklarını ve toplumsal bir kırılganlığın oluştuğunu düşünmekteyim. Bu konuda da yine özellikle öğretmen kesimi öncelikli olmak üzere toplumun her ferdi üzerinde gerekli araştırma ve incelemelerin bilimsel temelli veri sistemi üzerinden yapılarak olumsuz tespitler varsa, bir an önce önlem alınması gerekecektir.      

Sonuç olarak; toplumsal kırılganlık, kaygı, korku, istek, algı ve ilgi sorunlarının üst kurumlarımızın da örnek teşkil davranışlarla irdelenmesi ve acil önlemlerin alınması gerektiğini düşünüyorum. Toplum olarak fiziki, akıl ve ruh sağlığımızın korunması geleceğimiz için en önemli etkendir. Tüm insanlığa sağlıklı günler görmesini dileyerek yazıma son vermek istiyorum.

Yaşar GELER Uz. Eğitimci/Yazar

Paylaşın:
Etiketler: » » » »
Share
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Yüksek Seçim Kurulu Ataşehir’de Başkanlık İçin Yarışacak Adayları Açıkladı

    06 Mart 2024 Ataşehir, Ataşehir Belediyesi, Gündem, Köşe Yazıları, Manşet, Siyaset, Son Dakika, Üst Manşet

    Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan Yerel Seçimlerde Ataşehir Belediye Başkan adaylığı başvurusu kabul edilen isimleri açıkladı. Recep Kenan / itvhaber.com 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde Ataşehir Belediye Başkan adaylığı başvurusu yapanlardan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından adaylığı kabul edilen isimleri açıkladı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yapılan açıklamada, 31 Mart yerel seçimleri Ataşehir Belediye Başkan adaylığı kesinleşen isimler ilan edildi. ATAŞEHİR’DE 1 BAĞIMSIZ 19 ADAY SANDIK Y...
  • ‘CHP İstanbul İlçe Başkan Adayları Netleşiyor’ mu?

    17 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Önceki gün toplanan CHP Parti Meclisi (PM) toplantısında belirlenen 4 Büyükşehir Başkan adayı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı da açıklandı. Recep Kenan / itvhaber.com CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel tarafından CHP Parti Meclisi (PM) toplantısının ardından yapılan açıklamada, 4’ü Büyükşehir, 6 il ile birlikte 227 seçim bölgesinin belediye başkan adayının belirlendiği kaydedildi. CHP’nin 31 Mart 2024 yerel seçimleri belediye başkan adaylarının bir bölümünün ay sonuna kadar, kalan adaylıkların ise; anket, eğilim yoklaması ya ...
  • SEN ÖLMEDİN Kİ!

    09 Kasım 2023 Köşe Yazıları

    Yıl bin dokuz yüz otuz sekiz. Kasım’ın onu. Hatta saat dokuzu beş geçiyor. Dolmabahçe’deve ülkede matem havası. Bedenen bitmiş bir yaşam süreci ama fikren bitmemiş ve hiç tebitmeyecek bir zaman süreci. Çünkü, bir söylevinde şöyle diyordu Gazi Mustafa Kemal Atatürk;“Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebetyaşayacaktır.” Başka bir söylevinde de “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demekdeğildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” İşte bu söylevlerine ...
  • YÜZÜNCÜ YILINDA CUMHURİYET

    28 Ekim 2023 Köşe Yazıları

    Yıl bin dokuz yüz yirmi üç hem de yirmi dokuz ekim. Hatta bir gün öncesi, yirmi sekiz ekimde. Gazi Mustafa Kemal devleti yönetecek kadrolarıyla meclis kürsüsünde “Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” Tüm meclis olağanüstü bir refleksle alkış tufanına boğulur. Neden mi? Tabi ki, yıllar süren esaret. Özgürlüğe susamışlık. Tek adamlık ve işgalden kurtulmak. Demokrasiye geçmek. Halkın egemenliği. Ve nihayet 29 Ekim’de Cumhuriyet ilan ediliyor.  Demokrasiye geçiliyor. Tek adamlıktan kurtulunuyor. Halkın iktidarı gerç...