logo

Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş Anılıyor.

Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş Anılıyor.

neset ertas_bozkirin tezenesiAbdallık geleneğinin en önemli temsilcilerinden Halk Ozanı, Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş, ölümünün ikinci yılında anlıyor. Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş anılıyor.

Recep Kenan/itvhaber.com

Türkiye’nin en büyük sanatçılarından olan bağlama ustası Neşet Ertaş’ın ölümünün 2. yılı anılıyor. “Bozkırın Tezenesi”, “Halk ozanı” Neşet Ertaş kimdir?”

“Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri”ne alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Neşet Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görüldü. Bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuarlarda ders olarak okutulan Ertaş’ın Hayatı ve eserleri Doç. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap halinde yayımlandı.

NEŞET ERTAŞ KİMDİR?

1938 yılında Kırşehir’de doğan Neşet Ertaş, henüz 5 yaşındayken bağlama çalmaya başladı.  Babası da saz ustası olan Neşet Ertaş, daha sonra keman çalmayı da öğrendi. Babasıyla birlikte küçük yaşlardan itibaren düğünlere çalmaya giden büyük üstat, sanatçılığını çok küçük yaşlarda kazandı.

Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Kendi ifadesi ile bunu şu şekilde ifade eder; “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.”

Çocukluğundan itibaren ekmeğini kazanmaya başlayan Neşet Baba’nın, İç Anadolu’da gezmediği köy kalmadı, çalmadığı Anadolu kasabası kalmadı. Sanat işleriyle uğraşmaktan okula gidemeyen Neşet Ertaş, henüz 14 yaşındayken İstanbul’a plak çıkartmaya geldi.

Neşet Ertaş, İstanbul’da, Sençalar isimli bir plak şirketine gitti, şirketin sahibi Ertaş’ın sesini duyduğu anda çok beğendi ve 16 yaşındayken “Neden Garip Garip Ötersin Bülbül” isimli ilk albümünü çıkarttı.

İstanbul’da yaşama alışamadı ve 2 yıl kaldıktan sonra Ankara’ya giden Ertaş çalıştığı mekanda hayat arkadaşını buldu ve adeta yıldırım nikahı kıydı. Evliliğinden iki çocuğu oldu.

Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden, “Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri”ne alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüş, bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuarlarda ders olarak okutulmuştur. Hayatı ve eserleri Doç. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap halinde yayımlanmıştır.

Türkiye’nin en büyük sanatçılarından olan bağlama ustası Neşet Ertaş’ın ölümünün 2. yılı anılıyor.

Felç Oldu, Sazından Vazgeçmedi!

Üstat Neşet Ertaş, 1978 yılında birçok albüm yaptı ve birçok turneye katıldı. Her şey olunda giderken parmakları felç oldu; işsiz kaldı… Tedaviye girecek parası da yoktu. Kız kardeşleri Almanya’da yaşıyordu, 3 çocuğunu da alıp Almanya’ya gitti. Ertaş tedavi olduktan sonra parmakları hızla iyileşti, bu kez Almanya’da ismini duyurdu. Türk düğünlerinin vazgeçilmez ismi oldu.  Daha sonra Türk Halk Müziği, Türkiye’de yeniden parladı ve Ertaş da öne çıktı.

Devlet Sanatçısı Ödülünü Reddetti!

Süleyman Demirel’in döneminde Neşet Ertaş’a “Devlet Sanatçısı” unvanı verilmek istendi, ama üstat, “Herkes bu devletin sanatçısı bu ödülü almak bana ayrımcılık yapmak gibi geliyor” deyip ödülü almadı. Halkın gözünde daha da büyüyen Ertaş’ın sazı çalma tarzı İTÜ’de ders olarak hala okutulmaktadır. Ünlü sanatçı, 25 Eylül 2012 tarihinde prostat kanserinden İzmir’de hayatını kaybetti.

Ertaş Mezarı Başında Anıldı

Abdallık geleneğinin en önemli temsilcilerinden olan Neşet Ertaş, ölümün ikinci yılında memleketi Kırşehir’de anıldı.

Neşet Ertaş’ın, Türkiye’nin dört bir yanından gelen sevenleri, Bağbaşı Mezarlığı’ndaki anıt mezarını ziyaret etti.  Ertaş’ın mezarına çiçek bırakan sevenleri, lokum ve gül suyu dağıttı, dua etti.

Paylaşın:
Etiketler: » » » » » » » » » » »
#

SENDE YORUM YAZ