Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Sadık Kayhan ile hem Ataşehir Belediye’sini hemde Ataşehir Belediyespor Kulübü’nü konuştuğumu bir söyleşi gerçekleştirdik.
İki belediyenin kurucuları arasında. Ataşehir Belediyespor Kulübü’nün kurucu başkanı ve bir çok dernek yönetiminde çalışmış ve çalışmakta Sadık Kayhan. Bütün bunları yapacak hem enerjiyi hem de zamanı buluyor, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı ve Ataşehir Belediyespor Kulübü Başkanı Sadık Kayhan.
Ataşehir Belediyesi’nin, Kadıköy Belediyesi’nden kalan barakalardan oluşan Kriz Merkezi’ndeki odalardan birinde kurulduğunu, barakadaki bir başka odayı da sandalyeleri dizerek meclis olarak kullandıklarını ve ilk meclis toplantılarını bu koşullarda gerçekleştirdiklerini söyleyen Sadık Kayhan; o zor koşullardaki belediyeye, Türkiye’nin en ileri teknoljisine sahip, en yeşil ve en çevreci belediye binalarından birinin kazandırıldığını ve Ataşehirlilerin hizmetine sunulduğunu ifade ediyor.
Gelin bu enerjiyi ve zamanı nereden ve nasıl bulduğunu, ayrıca Ataşehir’i ve Ataşehir Belediye spor Kulubü’nü kendisinden dinleyelim Sadık Kayhan’ın Ataşehirweb.com aracılığı ile;
Sadık Kayhan Kimdir?
1955 Malatya doğumluyum. İlk, orta ve lise tahsilimi Malatya’da, üniversite eğitimimi ise burada iki fakültede yaptım. Bunlardan birisi, Atatürk Eğitim Enstitüsü daha sonra Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nde tamamladım eğitimimi.
1983 yılından bu yanana da belediyede çalışıyorum. Önce Kartal Belediyesi Maltepe Şube Müdürlüğü, aynı yerde Raportörlük, Teknik Müdür Yardımcılığı ve Başkan Yardımcılığı görevleri yaptım.
1993 yılından 2009 yılına kadar Kadıköy Belediyesi’nde müdür olarak çalıştım. Fen işleri müdürlüğü, sonra da 15 yıla yakın imar müdürlüğü yaptım. Şimdi de Ataşehir Belediyesi’nde 2009 yılından bu tarafa Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyorum.
Birçok sivil toplum örgütünde yöneticilik ve Başkanlık yaptım, yapmaya da devam ediyorum. Bunların içerisinde spor kulüpleri, vakıflar, hemşeri dernekleri var. Çok değişik konularda sivil toplum kuruluşlarında çalıştık.
Kulübeden En Modern Belediye Binasına
Kurcuları arasında bulunduğunuz Ataşehir Belediyesi kuruluş aşamasından söz eder misiniz?
Ataşehir, 2009 seçimlerinde 4 tane ilçenin kenar mahallelerinin ayrılmasından oluşan yeni bir ilçe. Yaklaşık 400 bin nüfusu olan büyükçe bir ilçe. Yeni kurulan çalıştık. Ataşehir ilçesi ilk seçimlerini 29 Mart 2009 yılında yaptı. Ve Belediye Başkanı da Battal İlgezdi oldu. Sayın Başkan İlgezdi’nin bize teklifi üzerine Ataşehir Belediyesi’nde Başkan Yardımcısı olarak göreve başladık.
Benim belkide bir şansım, çok az kişiye nasip olan “Şansızlık ”da denilebilir belki ama ben şans olarak görüyorum. Benim memuriyet yaşamımda iki kez yeni belediye oluşturuldu.
Bir tanesi 1992 yılında oluşturulan ve ara seçimle kurulan Kartal’dan ayrılarak ilçe olan Maltepe Belediyesi. Maltepe Belediyesi’nin de kurucu Teknik Başkan Yardımcısı oldum. Daha sonra 2009 yılında da Ataşehir; Kadıköy, Ümraniye, Üsküdar ve Sancaktepe’den ayrılarak ilçe oldu. Ataşehir Belediyesi’nin de kurucuları arasında bulunarak, Teknik Başkan Yardımcısı oldum.
Ataşehir Belediyesi sizinde bildiğiniz, yakından takip ettiğiniz gibi diğer ilçelerden farklı oluştu. Neydi bu fark? Örneğin Sancaktepe’yi ya da başka ilçeyi ele aldığımız zaman; hepsinin daha önce Şube Müdürlükleri’ veya Belediyeleri olduğu için binaları mevcuttu, yerleşecek yerleri vardı. Ama Ataşehir Belediyesi böyle bir şansa sahip değildi. Kadıköy Belediyesi’nin Kriz Merkezi’ndeki odalardan bir tanesine başkan yerleşti. Birde küçük bir mekan vardı 50 Metrekare civarında. Burayı da Belediye Meclis Salonu olarak tanzim ettik. Sandalyeleri yan yana dizerek oluşturduğumuz salonda meclis görev yaptı.
Öyle bir kuruluş ki; belediye kanunu der ki, “Seçim tamamlandıktan, yani mazbatasını aldıktan sonra beş gün içerisinde başkan meclisi toplantıya çağırır. Ve toplanan meclisin konuşmaları da kayıt altına alınmak zorundadır. ”ama ne toplantı yapacak bir salonunuz, ne toplantıya çağıracak bir sekretaryanız, ne kayda alacak cihazınız, ne de kaydedecek bir elemanınız hiç birisi yok.
Devlet dedi ki al mazbatanı siz belediyesiniz. Bu şartlarda bir belediye oluşturduk. Baktığımız zaman, bu şartlarda oluşan belediyenin, bu gün Türkiye’nin en çağdaş, en modern, akıllı ve yeşil bir binaya sahip olduğunu, bu binada hizmet görmeye başladığını, enerjisinin bir kısmını kendi üreten, atık sularının kullanılır su haline getiren, özürlüler ile ilgi çeşitli teknik detayların işleve girdiği, teknolojinin en son yeniliklerinin uygulandığı, güvenlik aşısından da en son sistemlerin uygulandığı, kuaföründen, otoparklarına, yemekhanedeki konforuna kadar her türlü lüksü içerisinde barındıran ve her şeyin düşünüldüğü, nerdeyse her çalışana bir otopark düşecek şekilde dizayn edilmiş bir belediye binasına kavuştu.
Yine bizim meclis salonu olarak kullandığımız o derme çatma odadan, Ataşehirlilere yakışmayan bir nikah salonundan, bu gün Türkiye’nin en modern mükemmel güzellikte nikah salonlarına (Salonlar üç tanedir. İkisi küçük bir büyük olmak üzere.) sahip olduk.
Kiralık odalarda meclis toplantıları yapılırken, son teknolojinin kullanıldığı, yüz tarama, parmak izi tanıma özelliği ile bilgisayarda oylamaların yapıldığı, yüze duyarlı, sese duyarlı kamera sistemleri dahil her teknolojinin mevcut olduğu ve her meclis üyesinin önünden otomatik olarak ayarlanmış bilgisayarla kendi kodunu girip parmak izini tanıttığı zaman sisteme girdiği, kamuoyuna dönük her türlü yayının yapılabileceği bir meclis salonuna kavuştuk.
Yine çok amaçlı iki tane sergi salonu, biri meclis binasında, diğeri ise başkanlık binasında olmak üzere tamamlandı. Ve yine üç tane de çok amaçlı salon, bir tanesi belediye binasının içerisinde 288 kişilik, diğerleri ise 150 ve 400 kişilik olmak üzere salonlar kazandırıldı Ataşehirlilere.
Hepsi hizmete girdi bunların. Bunları 3 buçuk yıl içerisinde yapmak gerçekten zor. Niye zor? Bir bina süresi olarak değerlendirdiğiniz zaman yanılırsınız. Önce, biraz önce anlattığım koşullarda belediye kuracaksınız. Ayrılmanız, belediye oluşturmanız, personel bulmanız bunları oluşturmanız 6 ayınızı alıyor. Ondan sonra mülkiyet oluşturacaksınız. Mülkiyet oluşturduktan sonra bunların projelerini geliştireceksiniz. Projeleri Geliştirdikten sonra ihalelerini yapacaksınız. Ve sonrasında da bu kadar kısa sürede bu kadar çağdaş teknolojiye sahip modern ve büyük binaları hizmete sunacaksınız. Bunlar ciddi anlamda, gerçekçi gözle bakıldığı zaman, çok büyük başarıdır.
Sadece bunlar mı? Elbette hayır. Bunların dışında 400 bin metrekarenin üzerinde yeşil alanın parka dönüşmesini, oldukça güzel parkların halkın kullanımına açılmasını sağladık. 6 tane caddenin “Prestij Cadde” olarak düzenlenmesi. Binlerce ton asfalt ile yoların düzenlenmesi. Ve inanılmaz düzeyde kültürel etkinlikler, tiyatro, konser, festivaller, çocuk eğitimleri, spor eğitimleri ve şölenler düzenledik. Şu anda 4 bine yakın çocuk spor ve kültürel etkinliklerinden ücretsiz olarak yararlanıyor.
Aile Danışma Merkezleri’ndeki kurslar ve buna benzer seminerler, tıbbi ve sosyal alanlarda eğitimler devam ediyor. Kadın sığınma evleri, hasta konuk evleri, tıp merkezi bunların her biri gerçekten çok önemli ve başarılı hizmetler. Bu kadar kısa sürede bu kadar başarılı işlerin başarılması bazen beni bile şaşırtıyor. 30 yıllık tecrübeye rağman benim bile; “bunca şeyi nasıl başardık?”diye sorduğum oluyor.
Aslında daha da mükemmelini yapabilirdik ama birkaç tane büyük projemiz Büyükşehir’in imar çalışmaları nedeni ile sekteye uğradı. Bunlardan bir tanesi; Ataşehir’de düşündüğümüz, konferans ve kültür merkezi projemiz. Çok büyük konferans ve kültür merkezi projemiz değiştirildi. Plan tadilatı yapılarak yeşil alan ve dini tesis alanına çevrildi. Tabi bizim hazırladığımız projenin orada uygulanma olanağı kalmadı. Bir başka ertelenen projemiz ise İçerenköy’deki kültür merkezi projemiz. Eski sabit pazarın olduğu yer. Proje ve ihalesi tamamlandı. İmar değişikliği ya da imar artışı istemiyoruz sadece foksiyon değişikliği istedik yani Pazar alanından kültür alanına çevrilecek. O projemiz de Büyükşehir’de. Henüz onaylanmadığı için başlayamıyoruz. Bu iki projemizi uzun zamandan bu yana bekliyoruz.
Kentsel dönüşümle ilgili hem İmar İskan Blokları hem de Emekevler gibi çok ciddi projelerimiz bütün engellemelere, açılan davalara rağmen sonuçlanma aşamasında. Belki de Türkiye’deki insanların hem ekonomik anlamda hem de kendi yerinde dönüşümü sağlamak açısından Türkiye’deki örnek projelerden ikisidir bunlar. Çünkü insanlar orada hiçbir dezavantajlı daireye sahip olmayacaklar. Oldukça lüks dairelere sahip olacaklar. Ve yaşadıkları yere, yani dişi ile tırnağı ile kazıdıkları, emeklerini verdikleri çocuklarını büyüttükleri orada evlendikleri, hastalandıkları, iyileştikleri belki cenazelerini kaldırdıkları yerde, yani anılarının olduğu yerde yaşamalarına devam edecekleri düşüncesi ile iki tane önemli dönüşüm projesi hayata geçirilmek üzere.
Ataşehir Belediyesi’ni kuran ekiple birlikte Ataşehir Belediyespor’u da kurdunuz. Ve sporda da belediyecilik gibi başarılara imza attınız.
Belediyede göreve geldiğimizde Sayın Başkanımız ile birlikte neler yapabileceğimizi düşündüğümüzde, şöyle bir sonuca vardık. Dedik ki; çöp toplamak gibi işleri her belediye yapar. Yani her hangi bir belediye başkanı göreve başladığı zaman onu başarı ile yapabilir. Her hangi bir yerdeki asfalt işini zaten yapar. Talep ya da ihtiyaç varsa zaten yapmalıdır da. Bunun dışında bir belediyecilik anlayışı olmalıdır dedik biz. Farklı olmalıydık. Sosyal belediyecilik olmalıydı.
Sosyal belediyeciliğin içinde ne var? Eğitim var. Kültür var. Sanat ve spor var. Bunlarla ilgili, insanların tüm sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak; hem kültürel anlamda, hem sağlık anlamında, hem de sosyal anlamda proje üretmek gerekiyordu. Bunun için, bu temeller doğrultusunda göreve başladık biz. Dikkat ederseniz, Ataşehir Belediyesi’nin ilk kurulduğu mayıs ayına baktığınız zaman, ilk yaptığı icraatların başında; Milli Eğitim’e bağlı okulların badana, boya ve tamir işlerinin yapıldığını görürsünüz. Bu şunu gösteriyor görevde birinci öncelik olmadığı halde okullara böyle bir yatırım yapılmasının belediyemizin eğitime vermek istediği desteğin göstergesidir. O günden bu tarafa da bu hizmetler artarak devam etti. Milli Eğitim, bizim verilerimiz bunun şahididir. Binlerce hizmet ve yardımlar gitmiştir okullarımıza. Hatta sadece fiziki yardımların dışında; hem kültürde, hem sanatta, hem sporda, hem de derslerinde başarılı olan çocuklarımız, aynı zamanda Ataşehir Belediyesi tarafından da sürekli ödüllendirilmiştir. Altınla ödüllendirildiler. Kupalarla ödüllendirildiler. Ataşehir Belediyesi’nin bu kapsamda teşvikleri devam ediyor.
Doğru dürüst salonlarımız olmadığı için sınırlı imkanlarla mekanlar hazırlanarak, sanatla ilgili yüzlerce çalışmalar yapıldı.
Avrupa İle Türkiye’de Kadın Futboluna Bakış Açısı Çok Farklı.
Bunların dışında bir başka konu da halkın spora bakış açısı ile ilgili. Biz Ataşehir’de şöyle bir şeyle karşılaştık; Ataşehir’de bir okulda futbol takımı kurulmuş. Kızlardan oluşan bayan futbol takımı. Bu takım, başlarındaki hocalarının desteği ile birlikte Bölgesel Lig’e, sonra da 2.Lig’e ve büyük bir başarı gösterip Kadınlar Futbol 1.Ligi’ne çıkmışlar. Ancak 1.Lig deplasmanlı lig. Orada mücadele etmek ekonomik anlamda o kadar kolay değil. Hem mücadele açısından takımın biraz daha güçlenmesi gerekiyor. Hem de deplasman ve diğer giderlerin karşılanması için belli bir ekonomik destek gerekiyor.
Böyle bir takım karşımıza çıktı. Bizim de hizmetlerimiz arasında bu da var. Ataşehir’de sporun gelişmesi, spora destek anlamında neler yapabiliriz? Diye düşünürken; bu futbol takımı karşımıza çıkınca, başkanımızın da talimatıyla bir spor kulübü derneği kurduk. Bu kulübün başına başkanımızın ricası ve talimatı ile ben getirildim. Ataşehir Belediyesi’nin bünyesine bu Mevlana Lisesi’nin Spor Kulübü’nü genel kurul kararı ile kattık. Adını da Ataşehir Belediyesi Spor Kulübü olarak değiştirdik.
TFF Bayanlar 1. Futbol Ligi’nde iki yıl şampiyon olup Türkiye’yi Avrupa’da temsil ettik.
Birinci yılımızda, ne yazık ki transfer dönemi kapanmış olduğu dönemde, TFF Kadınlar Futbolu 1.Liginde mücadele etmeye başladık. O yıl için hem önümüzü görelim, hem de bayan sporunda neler var? Neler yok? Bir görelim diye düşündük. Çok genç, ortalama yaşı 17 olan bir takımla o yıl Türkiye Bayanlar 1. Ligi’ni 3. olarak tamamladık. Bu sporcularımızın, teknik heyetimiz ve spor kulübü yönetimimizin, izin ciddi bir başarısıdır. Bu sonuçtan sonra, biz daha da cesaretlenerek; “sporda daha başka ne yapabiliriz?”i düşünmeye başladık. Transferler yaparak, sponsorlar bularak takımı güçlendirdik. Ve bildiğiniz gibi de; TFF Bayanlar 1. Futbol Ligi’nde üst üste iki yıl şampiyon olarak Türkiye’yi Avrupa’da temsil ettik. Ama üzülerek söylüyorum; Avrupa’daki bayan futboluna bakış açısı ile Türkiye’deki kadın futboluna bakış açısı çok farklı. Tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir fark var.
Bir Alman takımı Türkiye’ye geldi ve bize misafir oldu. 17 yaş gurubunun bir takımı idi. 20 kişilik oyuncudan oluşan bir takım. Başlarında iki tane teknik direktör, bir kaleci antrenörü, bir masörleri, bir fizyoterapist, birde bizim ilk defa onlardan öğrendiğimiz; psikoterapistleri vardı. Yani altı – yedi kişiden oluşan bir teknik ekibi var takımının. Ben psikoterapisti olan 1. Lig takımı olduğunu bilmiyorum doğrusu. Ama bayan futbol takımlarının hiç birinde bunlar yok. Takımların başında bir antrenör, bir de yardımcı antrenör, idare ediyorlar takımlarını. Bunu görünce biz tabii aradaki farkı daha iyi anlamaya başladık. Bundan önce çeşitli kulüplerde iki kez kulp yöneticiliği yapmış olmama rağmen ben bile takımda psikoterapisti yeni gördüm. Sizde bir antrenör var her şeyden o sorumlu. Onlarda takım 6 – 7 farklı uzmanın sorumluluğunda.
Şimdi Avrupa’daki rakiplerimizden Romen takımını örnek alırsak, takımın doktoru var. Romen takımının başındaki doktor aynı zamanda Romen Milli Takımı’nın da doktorluğunu yapıyor. Bu uygulamalarla Avrupa’da ülkelerini temsil eden takımlarına verdikleri desteklerini gösteriyorlar. Bizde bir tek federasyon yetkilisi dahi yoktu. Sadece birinci yılımızda bir antrenör bizi izlemeğe gelmişti. Destek vermekle ilgi de değildi. İkinci yılımız da ise hiç kimse yoktu.
Bayan Futbolunda Başarı Ödülü Bir Deplasman Parası
Türkiye’de bu gün şampiyon olan bayan futbol takımına 30 bin liralık ödül veriliyor. 4. Olan takımada 7 bin beş yüz lira veriliyor. 7 bin beş yüz lira bir takımın bir deplasman parası. Yani bu rakamlar Türkiye’de bayan futbolunun ciddiye alınmadığını gösteriyor. Biz buna rağmen hem bayan futbolunun tanınması açısından hem de ilçemizin tanınması açısından bayan futboluna olması gereken önemi verdik. Dikkat ederseniz bizim mücadele ettiğimiz takımlar hem basketbol hem voleybol, hem de futbolda bayan takımlarıdır. Sadece basketbol yıldızlar hariç. Bu da özellikle seçilmiştir. Çünkü Türkiye’de bayanların evlerine kapatılması, spor yapmalarının günah veya başka gerekçelerle yasak olduğu mantığın tam dışında; bayanların da erkekler kadar insan olduğunu düşünen bir mantıkla hareket ediyoruz.
Faaliyet Gösterdiğiniz Spor Branşlarında Bayan Ağırlığı Açıkça Görülüyor. Özel bir sebebi var mı?
Biz bu elmanın yarısıyız. Kadın olmadan erkek, erkek olmadan da kadın olmaz. Ve tanrı (eğer inanıyorsak) öyle bir denge kuruyor ki insan yaşamında; dünyanın neresine gidersek gidelim, kadın ve erkek nüfus eşite yakın. Bizim yaptığımız kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık olarak ifade edilebilir.
Yok edilmişliği, yok sayılmışlığı da ortadan kaldırmak için bayan sporunu öne çıkarmaya çalışıyoruz. Gayretimizin en önemli sebebi budur. Bize ve kulübümüze çeşitli teklifler geldi. Üçüncü hatta ikinci ligde oynayan takımlardan “Gelin bizi alın sizin bünyemizde top oynayalım. Daha çok reklamınız olur. ”diyenler, daha çok reklamımızın olacağını söyleyenler oldu. Doğrudur. Bayan sporu, özellikle futbolu hiçbir yerde basınımızda yer almazken; erkek sporu ve de özellikle erkek futbolu ve futbolcuları çok daha fazla yer alıyor. Bu doğrudur. Ama biz bunlara hayır dedik. Bizim amacımız böyle değil. İnsanlığın varoluşu için olmazsa olmazımız olan kadınlarımıza sahip çıkacağız. Onları spora yönlendireceğiz. Sporda başarılı olmalarını sağlayacağız. Ve tanınırlıklarına katkıda bulunmaya çalışacağız. Bu amaçla da kurduğumuz takımların çoğu bayan sporcular yönelik.
Çözemediğimiz Nedenlerden Şampiyonluğu Kaybettik.
Ataşehir Belediyespor bayan futbol takımı bu sezon şampiyonluk iddiasını erken bıraktı. Sizce bunun sebebi nedir?
Peki, bu süre içerisinde başarılar kazandık mı? Bu konuda başarılı olduk diyebilir miyiz? Kazandığımız en önemli başarı, Kadınlar 1.liginde iki yıl üst üste şampiyonluğumuz. Ama bu sene maalesef çözemediğimiz nedenlerden dolayı kaybettiğimiz iki üç maç sonucundan dolayı da büyük ölçüde şampiyonluğu bu sene kaybettik diyebiliriz. Yüzde yüz olmasa da buna yakın bir oranda ikinci tamamlayacağız ligi.
Üst üste iki yıl şampiyon olan takımda değişiklik yapmadık aslında. Bu kadrodan bir oyuncumuz kendi isteği ile futbolu bıraktı. Ama onun yerine bir başka milli oyuncuyu aldık. Bir eksiğimizin de şu olduğunu düşünüyoruz; bir alana bir oyuncu transfer yaptık. Yani aslında şampiyon takımın yapısını bozmadık biz. Türkiye liglerinde bu takımın her yıl şampiyon olması mümkündü.
Çünkü kadro ona göre oluşturulmuştu. Türkiye liglerine baktığımız zaman takımın güçlü bir kadrosu var. Size şöyle örnek veriyim; son milli maça sekiz futbolcumuz çağrılmıştı. Böyle baktığınız zaman bu takım milli takım gibi. Biz Avrupa’daki başarısızlığımızın sebebini çözmeye çalışıyorduk.
Bu anlamda bizim amatör olarak düşündüğümüz antrenörü şube sorumlusu yaparak, onun yerine daha profesyonel, ikinci ligde takım çalıştırmış profesyonel, büyük kulüplerde de top oynamış birisini getirdik. Takımın daha profesyonel çalışarak daha ciddi hazırlanmasını istedik. Hocamız sağ olsun emeklerine teşekkür ediyoruz. Çok iyi çalıştırdığı doğrudur. Ama yeni tespit ettiğim bir şey, bayan psikolojisini, bayan bünyesini anlamakla erkek bünyesini ve psikolojisini tanımak çok farklı.
Bu gün yaptığım bir toplantıda ortaya çıkan sonuç şu; siz bir erkek sporcuya, futbolcuya davrandığınız gibi davranamıyorsunuz bayan futbolcuya. Erkek futbolcuyu motive edecek bir sesleniş şekli, bayan futbolcuda alınganlık yaratabiliyor. Maalesef biz bunları zamanında fark edemedik. Dışarıdan da fark etme çok kolay değil. Hoca çok iyi çalıştırmasına, fizik olarak takım çok iyi olmasına rağmen profesyonelleşelim derken amatör ruhtan uzaklaşarak, takımdan çok iyi verim alınamadı.
Bu son mağlubiyetten sonra da hocamız istifa etti. Bizde yönetim olarak kabul ettik istifasını. Çünkü eski hocamız bu takımı iki yıl üst üste şampiyon yapmıştı. Biz takımın daha iyi olması için çalışırken şampiyonluk iddiamızı nerdeyse tamamen kaybettik.
Şu anda yine Murat ve Semra Hocalar takımın başındalar. Çok yakında olacak genel kurulumuzda göreve gelecek yeni yönetim çalışacağı ekibi kendisi belirlesin istiyoruz. Önümüzdeki yıl mücadele edecek takımı oluşturmayı, takımın hedefini belirlemeyi yeni yönetime bırakmak istiyoruz.
Önümüzdeki yıl seçim yılı olduğu için benim açımdan da zor bir yıl olacağını düşünüyorum. Dolayısı ile takıma zaman ayırmayabilirim. Kulübe zaman ayırabilecek arkadaşların yönetime gelmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Tabi buna genel kurul karar verecek. Benim hedefimi sorarsanız ben hiçbir zaman hedefleri küçük olan bir insan olmadım. Bir başkası yapıyorsa bende yaparım, yapmalıyım gibi bir iddia vardır bende.
Futbol Dışı Şubeler
Ataşehir Belediyespor’un futbol dışında faaliyet gösterdiği spor alanı var mı?
Futbolun dışında voleybol takımımız var. Voleybol şubemizi geçen yıl oluşturduk. Bölgesel ligden başlattılar iyi bir takım olunca. Bölgesel ligde geçen yıl set vermeden, altını çiziyorum set vermeden şampiyon olduk ve üçüncü lige çıktık. Bizim yaptığımız araştırmalarda bu güne kadar böyle bir başarıya rastlamadık. Bu bir rekor, bütün bir sezon oynayıp hiç set vermeden şampiyon olacaksınız.
Bu yıl da üçüncü ligde yenilgisiz mücadelemize devam ediyoruz. Geçtiğimiz seneye yakın bir başarıyı tekrar ederek yenilgisiz sadece üç maçta birer set vererek mücadelemizi sürdürüyoruz. 15 sayı ortalaması ile açık ara liderliğimiz devam ediyor.
Tesis Açısından Türkiye ve İstanbul Zayıf, Ataşehir çok daha zayıf
Ataşehir, spor tesisleri açısından ne durumda, yeterli olduğunu söyleyebilir miyiz?
Ataşehir’de spor kompleksi yapılabilecek bir alan var. TEM’in kenarındaki mülkiyeti maliyenin olan 52 dönüm imar planlarında da spor alanı olan bir alan var. Bu alanın Ataşehir’in spor yükünün büyükçe bir kısmını kaldırabilecek büyüklüğe ve arazi yapısına sahip. Buraya çok büyük bir proje hazırlığı yaptık. Voleybol sahası, yüzme havuzu, basketbol sahası, fitness sahası, jimnastik, boks gibi branşların yapılabileceği alanların olduğu ve bunların yanında; çim futbol sahasının olmasını planladık. Ama bu alanı terminal sahası olarak ayırdılar. Biz buna itiraz ettik. Henüz sonuçlanmadı. Bu alan bize bırakılırsa örnek bir tesis projesini hemen uygulamaya başlarız. Bunun dışında Ataşehir’de spor alanı yapılabilecek alan yok. Kayışdağı’nda Fenerbahçe’den devralınan alana futbol sahası projemiz var, ona da izin çıkmadı. Üçüncü bir alanda Esatpaşa’da toprak sahanın olduğu, mülkiyeti TOKİ’ye ait alan. TOKİ bize sadece kullanım hakkını verdiği için buraya yatırım yapamıyoruz.
Geçen sene Avrupa Kupası mücadelesini yaptığımız Bosna-Hersek’te 550bin nüfuslu Saraybosna’da
Bir cadde üzerinde bizim gördüğümüz 5 tane stat vardı. Peki, bizde, 400 bin nüfuslu Ataşehir’ bir tek stadımız var.
Tesis açısından Türkiye, İstanbul zayıf ama Ataşehir çok daha zayıf. Ama bıraksınlar biz bir yıl içerisinde Türkiye’nin en modern spor tesislerini yapmayı taahhüt ediyoruz.
Bu iş yoğunluğu arasında kulüp yöneticiliği de var. Zaman bulabiliyor musunuz?
Başarı özveri olmadan gelmiyor. Başarının altında mutlaka özveri var. Maçların olduğu sezon içerisinde ben aileme ayıracak zaman bulamıyorum. İş yoğunluğu, kulüp yöneticiliği ve yöre derneğinin de yöneticiliği var. Aslında zaman bulunuyor ama bir yelere ait zamanları kısarak yaratılıyor bu zamanlar.
Yaptığınız işin en iyisini yapacaksınız. Biz yönetim olarak gidemediğimiz iki maçımızda kaybettik puanları. Bu zamanı evdekilerin hoşgörülerinin sonucu onlara ayırmamız gereken zamandan alıyoruz.
Son olarak hem spor hem de belediyecilik ile ilgili Ataşehirlilere söylemek istedikleriniz nedir?
Ataşehirlilere ve İstanbullulara şunu söylüyoruz; Ataşehir’in üç yıl öncesini ile bu gününü görsünler ve kıyaslasınlar. Ataşehir sınırları içerisinde üç – dört yıl içerisinde neler yapıldı, o mantıkla gelsin baksınlar. Beğenilmezse tüm eleştirilere razıyız. Ama takdir edilecek şey ise yapılanlar takdir edilmeyi bekliyoruz. Ataşehir’in tamamını gezip gördükten sonra yapılmasını istiyoruz bu değerlendirmeyi.
Basının özellikle bayan sporu ile ilgili duyarsızlığı var. Ataşehir halkının çağdaş yapısına biz güveniyoruz. İlgilensinler, tanısınlar ve çocuklarını göndersinler. Biz ücretsiz dünyanın spor eğitimini yaptırıyoruz çocuklara. Ataşehirliler bu olanaklardan faydalansınlar. Hem seyirci hem de sporcu olarak işin içinde olsunlar.